1 Mayıs 2008 Perşembe

Dünya’nın geoit şekli ve dönüş yönü

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor (YÜKEVVİRUL ) , gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor... (Zümer Suresi, 5)
Halekas semavati vel erda bil hakk yükevvirul (يُكَوِّرُ ) leyle alen nehari ve yükevvirun nehara alel leyli ve sehharaş şemse vel kamer küllüy yecri li ecelim müsemma e la hüvel azizül ğaffar

Üstteki ayette "sarıp örter" olarak tercüme edilen Arapça kelime "yukevviru"dir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır.) Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir bilgi içermektedi

Arapça ; yükevviru

Türkçe
روكت / يُكَوِّرُ

تَكَوَّرَ; yuvarlak/ küre/ top gibi olmak; [yatar durumda iken] ayaklarını karnına çekip kıvrılmak;

Kuran da dünyanın üzerine gece ve gündüzün örtülmesini anlatan ayet şaşkınlık vericidir. Çünkü ilginç bir şekilde örtüye benzetilen gece ve gündüzün yuvarlak bir cismin üzerine sarıldığını, dolandırıldığını anlatan bir ifade ile karşılaşıyoruz. Oysa ki Araplar dünyanın tepsi şeklinde olduğuna inanıyor yada bir öküzün boynuzu üstünde durduğuna inanıyordu. Dünyanın yuvarlak olduğu neredeyse bin yıl sonra ortaya çıkmış ve uzun bir süre boyunca çok az kişi tarafından inanılıp desteklenmiş bir fikirdi. Acaba bu bir tesadüf müydü? Küre şeklinde cismin etrafına sarılma ifadesi yanlışlıkla mı konmuştu. Kuran’da ki dünya’nın şekli hakkında fikir veren ayetleri incelemeye başladık; aynı zamanda bir yanlış anlamaya düşmemek için yakın geçmişte pek çok müslüman bilimadamının bu sureler üzerinde yaptığı çalışmaları inceliyorduk. Hepsi de aynı görüşteydi. Kuran büyük kainatı ve dünyayı çepeçevre gören bir gözün ilmiyle yazılmıştı.
(NÂZİÂT suresi 30. ayet)
Bundan sonra da yeri yayıp yuvarlattı. ( Vel'arda ba'de zalike dehaha. )Yukarıdaki ayette "serip döşedi" olarak çevrilen "deha" kelimesi, yaymak anlamına gelen "dahv" kelime kökündendir. Dahv kelimesi, döşemek, düzeltmek anlamlarına gelse de, taşıdığı anlam bakımından basit bir döşeme fiili değildir. Çünkü bu kelimede, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek fiillerini tarif etmek için kullanılmaktadır.
Ayetin Arapça'sında geçen "dahv" kelimesinin köklerinden türetilen kelimeler "yuvarlaklık" ifade etmekte, "devekuşu yumurtası" gibi anlamlara gelmektedir. Bu yüzden yukarıdaki ayeti "Yeryüzüne devekuşu yumurtasının şeklinin verildiği" anlamında algılayanlar da olmuştur. Prof. Dr. Süleyman Ateş, en ünlü Arapça sözlük olan Lisanul Arab'a da dayanarak bu kelimenin anlamını şöyle açıklamaktadır : "...Hasılı dahv döşemek, düzeltmek demek ise de sadece basit bir döşemek ve düzeltmek değil, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek anlamını verir ki bu ayetten Yeryüzünün yuvarlak yaratıldığı anlamı çıkar." "Dahv" kelimesi cevizle oynanan bir oyun anlamında da kullanılmış, aynı kökten türeyen "medahi" kelimesi yuvarlak taşları ifade etmek için kullanılmıştır. "Dahv" kelimesinde ve bu kelimenin kökünden türeyen kelimelerde yuvarlaklık anlamı olmasına karşın bazı çevirmenler yeryüzünün yuvarlaklığını algılamaktaki zorlukları sebebiyle ayeti sadece yeryüzünün düzenlenmesi olarak algılamışlar, yazı ve çevirilerinde bunu yansıtmışlardır. Oysa Dünya'nın şekli gerçekten de "dahv" kelimesinin ifade ettiği yuvarlaklığa, yumurta biçimine, devekuşu yumurtası şekline benzemektedir.

Dahv kelimesinden türeyen diğer kelimelerde de yuvarlaklık anlamı mevcuttur. Örneğin çocukların topu yerdeki bir çukura düşürmeleri, taş atıp çukura düşürme yarışları, cevizle oynanan oyun hepsi dahv kelimesiyle ifade edilmektedir. Devekuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine, yumurtladığı yere ve yumurtasına da bu köklerden türemiş kelimeler kullanılır.
Tüm bu şok edici bilginin ardından dünyanın üzerine çivilenmiş yüzbinlerce irili ufaklı dağın tamanın bulutlarla aynı yönde hareket ettiğini söyleyerek dünyanın bir bütün olarak dönüş yönünü açıklaması inanılmazdır. Üstelik tek bir öz cümlede pek çok mucizevî bilimsel bulguyu gözler önüne sermektedir.

Bir de o dağları görür, onları sabit sanırsın; oysa onlar, bulut geçer gibi geçip gider. Bu, herşeyi sapasağlam yaratmış olan Allah'ın sanatıdır. O, şüphesiz bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Neml Suresi, 88)

3.500-4.000 metre yükseklikteki ana bulut kümelerinin hareket yönü daima batıdan doğuya doğrudur. Hava durumu tahminleri için çoğunlukla batıdaki duruma bakılmasının sebebi de budur.

Bulut kümelerinin batıdan doğuya doğru sürüklenmesinin asıl sebebi Dünya’nın dönüş yönüdür. Günümüzde bilindiği gibi, Dünyamız da batıdan doğuya doğru dönmektedir yani bulutların ilerlediği yönde. Bilimin çok yakın tarihlerde tespit ettiği bu bilimsel gerçek, Kuran’da yüzyıllar öncesinden haber verilmiştir.


BUGÜNE KADAR NEDEN KURAN MUCİZELERİ ORTAYA ÇIKMADI ?

Ancak Aziz Kuran bunca mucizesine karşın cevap verilmesi gereken birkaç soru vardır. Madem bu bilgiler Kuran araştırmacılarının anlayacağı bir şekilde açıkça ayzıyordu, neden yakın bir zamana kadar yapılan meal ve tefsirlerde bu kelimeler özellikle yakın anlamlı başka kelimelerle örtülmüş yada çıkarılmıştır. Neden 1400 yıl boyunca bir İslam alimi çıkıpda “dünya dönüyor, dağlar yürüyor hem de bulutların hareketi yönünde” diyerek haykırmamış ve dünyanın dönüşünün keşfi batılı bilimadamları tarafından gerçekleştirilip dünyaya duyurulmuştur? Bu önemli bir soruydu fakat biraz araştırmadan sonra gerekli bilgilere ulaşmıştık.

Hz Muhammed SAV e vahiy ile inen Kuran da sadece bunlar değil çok daha şaşırtıcı ve o zamanın cahil çöl kabilelerinin anlayamayacağı ayetler vardı. Bunların sayısı öyle çoktu ki; bu ayetleri duyanlar O2na delirmiş, efsuna tutulmuş, cin çarpmış diyorlardı. Yaşadığı toplumun doğru olduğuna kesin olarak inandığı tüm bilimsel ve toplumsal yargılarına karşı çıkıyor onları şok edici bir şekilde yanıldıklarını haykırıyordu, Allah’ın emri doğrultusunda. Onu defalarca taşladılar, sürükleyip dövdüler. O her ne söylese inançalarına ters düşüyordu bu yüzden direndiler. Ama O öyle büyük mucizeler gösteriyordu, öyle büyük ahlak sahibi idi ki Allah ın yardımı ile neredeyse tüm Arabistan yarımadası vefatından önce müslüman oldu.

Ardından yüzlerce yıl geçti ve her dinde olduğu gibi iyi veya kötü din alimleri yönetime geldi. Tarihsel kayıtlarda öyle din alimleri gelmişti ki; Dünya’nın yuvarlak olduğu keşfedildikten sonra dahi dünya yuvarlaktır diyenlerin öldürülmesini emreden sözde alimler vardı. Bazılarıda gerçeği görüyorlardı fakat “Kuran’ın haşa bir saçmalık olduğunu düşünecekler” endişesiyle meallerdeki kendilerine garip gelen anlamları silikleştiriyorlardı.

Ayrıca Kuran’da hem değişik alem ve boyutlarla ilgili hem de kainatın yaratılışı il eilgili pek çok bilgi bulunmaktaydı. Halkın bunlara karşı çıkmaması için alimler en kabul edilebilir şekilde bu bilgileri izaha gidiyordu alimler.

Bir din alimi Kuranda dünyanın yuvarlak olduğu görse bile bunu kanıtlayamayacağı, din düşmanıolmak, bilgisi olmayan şeyler hakkında cüretkar yorumlar yapmak gibi suçlamalardan korktuğu için ve belki de o döneme ait bir deyimdir gibi yorumlarıyla içine bastırıyor belki de onlarca ayet hakkında; Allah’ım imanımı koru, Kuran’dan beni şüphe ettirme diyordu.

Gökyüzünün direksiz yükseltildiği söylendiğinde bile; araplar “bu nasıl olur gökler dağların üzerinde durur” diyerek karşı çıkmışlardı.

Bir yandan da arapların inancına vesile olan şey İslam’da ki ahlaki değerlerin etkileyiciliği ve peygamberin mucizleri, takvası idi. Açıkcası bilimsel keşiflere fazlaca önem veremeyen ve sadece manevi bilgilerin eğitimine ağırlık veren alimler böyle karışık meselelere girmenin bir şey kazandırmayacağını hatta haşa imandan çıkarabileceğini söylenebilecek herşeyin bir varsayım olduğunu düşünüyordu. Hatta Kuran da bu ve buna benzer gizemli ayetlere bir isim verilmişti “Müteşabih ayetler” ve kesin bilgimiz yoksa yorumda bulunulması yasaklanmıştı.

Ayrıca hiçbir din alimi, iddiasını bilimsel araç gereçlerle kanıtlayamadıktan sonra batı dünyasını Kuran ‘da yazıyor diye “dünyan’nın yuvarlak olup batıdan doğuya doğru döndüğüne” inandıramazdı. Tam tersine Kuran’da böyle yazdığının ortaya çıkması batılılar için alay konusu, müslümanla riçinde utanç ve şeref kaybı olurdu. Bu nedenle bu ayetler islam dünyasında bastırılıp süngerlendi. Batı dünyasında ve islam karşıtları tarafından pek çok ayet alay konusu oldu. Pek çok müslümanın inancını zedeledi. Taki günümüze gelindi ve Kuran da ki bu şaşırtıcı ayetlerin doğruluğu anlaşıldı. Gördüğünüz gibi şu anda müslümanlar bilimsel ispat yoluyla rahatça tüm dünyada Kuran Mucizelerini neşrediyorlar.

Eğer anlatılanlardan şüpheniz varsa derhal bir arapça sözlük alın veya bir arapça çevirmenden profosyonel yardım alın. Size tüm sorularınızın cevabını birkaç dakika içinde verecek ve bu bilgileri teyit edecektir. Çünkü bizde şaşırıp tereddüde düştük ve aynen böyle yaptık. Çünkü bu; dünyanın en harika ve sarsıcı bilgisi. Hayatlara yön veren, dünyayı değiştirebilecek ve Kâinatı yaratanın yüce sözlerinin gerçek manadaki keşfiydi.


Tanıtım Filmi ve Sosyal Medya Yönetimi için doğru Reklam Ajansı "Sosyal Ajansım"

REKLAM AJANSI
http://www.sosyalajansim.com

Altın oran, kabe, Kutsal Gizemler gibi eserleriyle uluslararası üne sahip olan yönetmen Erdem Çetinkaya'nın sahibi olduğu Mivafilm ve SosyalAjansim sizin için mükemmel bir tanıtım stratejisi oluşturabilir.

REFERANSLARIMIZ

T.C. Milli Savunma Bakanlığı – TAI – TUSAŞ (Atak Helikopterleri)
T.C. Milli Kütüphane (Tanıtım Filmleri ve Kurumsal Kimlik…)
Ankara Yıldırım Beyazıt Devlet Üniversitesi Tanıtım Filmleri
Kanal İstanbul Projesi 2012 Tanıtımı – İnanlar İnşaat
Wild Dragon Energy Drink – Avusturya
Xibe Energy Drink – Almanya
ŞikayetVar .com / Termikel/ Atv / TRT ve daha niceleri
Dünyanın en çok izlenen İslam Belgeseli (Kutsal Gizemler I ve II)
ERIC ROBERTS-Sinema Filmi-Özel Efektleri(Westbrick Murders)
Kozmik Sır – Bilim Kurgu Sinema (Başlıyor) ve çok daha fazlası…

Hiç yorum yok: